Günlük arşivler: 24 Ağustos 2018

BAYRAM NAMAZI

132368

Senede iki defa bayram sabahlarında kılınan bu na­mazlar oldukça coşkulu kılınmaktadır.

Diğer namazlardan farkı her rek’atte “üç tekbir”in da­ha ilave edilmesidir. Böylece tekbirler dokuz’a,

iki rek’atte on sekize ulaşmaktadır.

On sekiz ise, bilindiği gibi (18) bin alemin ifadesidir.

Birinci rek’atte ellerini üç defa kaldırıp sonra bağlayan kimse

bu varlığın gerçeğini,

            “ilmel yakıyn”,

            “aynel yakıyn”,

            “Hakkal yakıyn”,    müşahede etmiş demektir.

İkinci rek’atte ise secdeye varmadan aldığı

birinci tek­bir      şeriat,         “efal”      mertebesi,

ikinci tekbir       tarikat,       “esma”    mertebesi,

üçüncü tekbir    hakikat,     “sıfat”      mertebesi dır.

Daha sonra

secdeye vardıran tekbir ise, marifet, “Zat” mertebesinin ifadesidir.

Hak yolunda epey çaba sarfettikten sonra gerçek bayrama ulaşan kimse bayram namazında bu tekbirlerin sonunda “ZAT” mertebesi itibariyle “Azamet-i İlahiye”yi müşahede ederek şükran secdesine kapanmıştır.

Gerçek bayramı işte bu kimseler yapmaktadır, diğerleri bunların şerefine dağıtılan o bayram sevinçlerini toplamaktadırlar.

CUM-A NAMAZI

indir (2)_5.jpg

(Cu­ma Suresi 62/9) Ayette

“ya eyyühelleziyne amenu

  iza nudiye lissalati min yevmil cümü’ati

  fes’av ila zikrillahi ve zerul bey’a”

ya eyyühe/o  iman eden zatlar

cum’a yevm/gün den salat/namaz için nida edildiği vakit

artık say edin/koşun zikrillahi/allah zikri üzre

ve ze’r edin/terkedin bey’a/alış-verişi/satışı

Mealen, “ey iman edenler! Cuma günü, namaz için ezan okunduğu zaman hemen ALLAH’ın zikrine gidin alış verişi bırakın”

Ey iman edenler o saatte alış verişi kesin deniyor, ya­ni dünya alıy verişini, çünkü: Ahiret alış verişi yapılacaktır. Hele bu alış veriş, duaların kabul olduğu saate rastlarsa.

Cum’a: Cem, yani topluluk demektir.

Bir bakıma cum’a batınen cem, haline ulaşmış kimselerin kıldığı na­maz demektir.

Birinci rek’at’e gerçek kimliği ile başlayan

ve

ikinci rek’atta’da ilahi benliğe ulaşılan bir namaz olmaktadır.

Cum’a namazının şartlarından bazıları şunlardır.

(A) Erkek olmak: Er, yani Hak erlerinden olmak.

(B) Hür olmak: Yani, nefsinden hür olmak.

(C) Mukim olmak: Yani, mertebi-i Hak’ta makam tut­mak.

(D) Hasta olmamak: Yani, nefs hastalığından kur­tulmuş olmak.

(E) Kör olmamak: Yani, hakikati gören göze sahip ol­mak.

(F) Ayakları olmak: Yani, hak yoluna giden ayakları olmak.

Genelde, her yetişmiş müslümana farz olan Cum’a namazı özelde de bazı hakikatleri ifade etmektedir. Bize mümkün olduğu kadar zahirden, batma geçmek için çalışmak gerekmektedir.

VAR BENİM

 

( 13.9.1988 )

Vardım geldim dünyaya bir gün,

Bağzan giydim sof bağzan yün,

Rahmeti tükenmez göğün,

Alemlerin sahibi ALLAH’ım var benim.

 

Geldi Cibril ile Kur’an,

Ona uymak lâzım her  an,

Boşa geçen günlere yan,

Alemlere  rahmet Peygamberim var benim.

 

İlâhi beyan oldu onla,

Ey yolcu sırları anla,

Buyruğun tut canla başla,

ALLAH kelâmı Kur’anım var benim.

 

Allahın Arslanı oldu,

Sevenleri çok çok boldu,

Düşmanlara korku saldı,

Merdi meydan Hz. Alim var benim.

 

Bir vekil olur her devirde,

Yüzünü ona çevirde,

Yaptığın kalsın elinde,

Mü’minlere rahmed Gavsım var benim.

 

Hazreti Rasulden başlar,

Kaabı kavseyn olan kaşlar,

Hep kemale ermiş yaşlar,

Dervişlere rahmed ecdadım var benim.

 

Uşakta kaldı bir müddet,

Ey aşık yolunda sabret,

Nasıl yardımcı olur, seyret,

HÜSAMEDDİN Uşşaki Pirim var benim.

 

NASRUN MİNALLAH AYEtinden,

Çok yararlandık gayretinden,

UŞŞAKİ  kibarlarından,

NUSRET gibi mürşidim var benim.

 

Dünya ahiret salâhı,

Eder olunca ıslahı,

Terk ettirir günahı,

Alemlere bedel İmanım var benim.

 

ALLAHIN güzel beyti,

Hemen eyle ziyareti,

Gör sendeki gayreti,

Bakmaya doyulmaz KÂ’BE’m var benim.

 

Her türlü derde deva,

Kâmil akıllara seza,

Gelir sanada sıra,

Kana kana içilen ZEM ZEM’im var benim.

 

İslâmın doğduğu yer,

Rasulle dolu her yer,

Hiç görmedinse eğer,

Sahabeyle dolu MEKKE’m var benim.

 

Rasule açtı kucak,

Gafletle ne olacak,

Ziyaret eyle çabucak,

Ensarla dolu MEDİNE’m var benim.

 

Nefyedilmiş RUH ile,

Secde etti Melekler bile,

Sende olmayı dile,

Mahlûkatın şereflisi ADEM’im var benim.

 

Dünyaya gelmiş vaktinde,

Hep durmuş akdinde,

Gayrı kalmamış benliğinde,

ALLAH’la dolu NECDET’im var benim.

TAC GİYME

indir (3)_3.jpg

( 30.8.1988 )

Çocuk idim büyüdüm,

Türlü libas giyindim,

Hak yoluna gideydim,

Memnun ederdi beni.

 

Bir gün vardım Nusret’e,

Gönderdi Mehmed Hazmi’ye,

Başladı tecelliye,

Memnun eyledi beni.

 

Hayli zaman böylece,

Hayat oldu eğlence,

Hazmi gitti gizlice,

Kaldık sonra Nusret’e.

 

Bir defa dedim beli,

Estirip seher  yeli,

Bulmuştum o güzeli,

Gayretlendirdi  beni.

 

Yavaş, yavaş emmare,

Sonra tabii levvame,

Zor gelsede halime,

Mülhime’ye aldı beni.

 

Mutmainne’ye vardık,

Orda hayli kaldık,

Radiye’de biz kulduk,

Merdiyye’ye çekti beni.

 

Safiye’de saflaşır,

Gönüller berraklaşır,

Cümle varlık Hak’laşır,

Devam et dedi bana.

 

Hazaratı Hamsa başladı,

Bazan beni haşladı,

Gafillerde taşladı,

Hoş gör sen dedi bana.

 

 

 

 

Tevhidi ef’al’deki,

Görmek için birliği,

Alemdeki dirliği,

İdrak et dedi bana.

 

Tevhidi  esma sırada,

İsimler var burada,

Halk batında orada,

İyi anla dedi bana.

 

Tevhidi sıfata varmak,

Olur mu burda durmak,

Gerçek yüzünü bulmak,

Kolay değil dedi bana.

 

Zatta yok oldu alem,

Gizlendi cümle adem,

Kaybettim beni nidem,

Bulursun dedi bana.

 

Geri döndüm sonunda,

İnsan-ı Kâmil yolunda,

Alemlerin seyrinde,

Hadi anlat dedi bana.

 

Bütün hükümler değişti,

Yarabbi bu ne işti,

Gönlüm cihana taştı,

Ayağın kaymasın dedi bana.

 

Bazan halkı Hak’ta,

Bazan Hak’kı halkta,

Bazan Allah’ı  Allah’da,

Seyret dedi bana.

 

Seyri sülük tamam oldu,

Mevlâ’nın lütfü boldu,

İçim sırlarla doldu,

Gayriye açma dedi bana.

 

Bu işi tamamlayalım,

Tac takıp kemer bağlayalım,

9.4.77 pazar,

Tacım giydirdi bana.

 

Bundan bir müddet sonra,

Verdik onu toprağa,

Kabri yayalarda,

Kendisi aşıklarda.

SOR BİZİ

images (1)_4.jpg

Bulmak istersen eğer, ara dolaş sor bizi,

Duymak istersen eğer, dinle kardeş bir dizi,

Görmek istersen eğer, kullan gönlündeki gözü,

Bilmek istersen eğer, bir bilenden sor bizi.

 

Varlığın tekliğinde yaşayan,

Allah deyip kâinatta dolaşan,

Vakti ile bu işleri başaran,

Her dem «Huu» diyenlerden sor bizi.

 

Gözleri yaşlı ciğerleri pâre,

Can bahçesinde değselerde hare,

Toplayıp gülleri sunanlar yare,

Gül meclisi kuranlardan sor bizi.

 

Hak ile Hâk olup, Hakkını bilen,

On sekiz bin âleme seyrana gelen,

Bir vuruşla varlık dağını delen,

Ferhaddan Şirinden sor bizi.

 

Ta ezelden vahdet şarabın içen,

Suretlerden beğendiğini seçen,

Varlığın cümlesinden her an geçen,

Kayıtsız yaşayanlardan sor bizi.

 

Dünyayı satanlardan bir kaç pula,

Eymeyen başlarını hiç bir kula,

Bakmayıp gidenlerden sağa sola,

Sıratullah olanlardan sor bizi.

 

Ademin ruhuna erişenlerden,

Bu işlere ezelde girişenlerden,

Her dem «Hak» ile görüşenlerden,

Sohbeti, can olanlardan sor bizi.

 

Halil İbrahimin sönen nârından,

İsmailin verdiği canından,

Hacerin kaldığı yerin halinden,

Cümlesinden, hallerinden sor bizi.

 

Musa ile Tur’da buluşandan,

Ağaç ile  varlığı  tutuşandan,

Asası ile deryayı açandan,

Tur’da Tevrat’ı alandan sor bizi.

 

Meryeme nefy eden Ruhûl Kudüsten,

Havarilere inen nefis yemekten,

Çarmıha gerilen İsa Mesihten,

Ruhdan, Kudüsten, tasdikten sor bizi.

 

Cibril’i Emînden haber alandan,

Alemde kendini seyr’e dalandan,

Varlığı  varlığına dolandan,

Miracı bulandan olandan sor bizi.

 

Yokluk ile varlığını bulandan,

Varlık ile yokluğu bulundan,

Alemde her an saltanat kurandan,

Arşta seyran eden maşûktan sor bizi.

ÖLÜM NE GÜZELSİN

IMG_20161128_101138.jpg

( 5.8.1988 )

Korkarlar cümle alem senden,

Ruhu ayırırsın bedenden,

Çekersin varlığı sahneden,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Senden geçer her canlının yolu,

Kalkmaz olur artık eli kolu,

Hükümsüz kalır sağı solu,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Kavuşturursun dostu dostuna,

Oturtursun yokluk postuna,

Binersin Dünyanın sırtına,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Bütün şehidler koşarak gitti,

Sonları bak ne güzel bitti,

Hepsi ecel şerbeti içti,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Dünyayı dost edinmemişse,

Kimselere eğilmemişse,

Saflığı hiç değişmemişse,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Çekersin sureti aradan,

Alışırlar buna sonradan,

Böyle düzenlemiş yaradan,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Baki olan HAK’tır ancak,

Geçip giden Halktır ancak,

Varmıdır Dünyaya kanacak,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Gafletle geçmedi ise yıllar,

HAK’ka doğru ise hep yollar,

ALLAH dedi ise hep diller,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Ölümden korkma çünkü korkulmaz,

Varlığından bir şey azalmaz,

Bu geçitte kimseler kalmaz,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Peygamberin sözüne uyarsan,

Gerçekleri baştan duyarsan,

Yaralarını hemen sararsan,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Bir gün banada okunur salâ,

Necdet için denir bu essalâ,

Tabutuma taht olur musallâ,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Ölmeden evvel ölürsen eğer,

Bu ölüme biçilmez değer,

İnan ki başın arşa değer,

Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

OLMAZ

olmazbeya-logo.png

( 17. 7.1987 )

Şu dünyaya ölü gözünden bakma,

Arifleri ara sakın geç kalma,

Kurtulamassın pek derinine dalma,

Dünyaya bağlananın bakası olmaz.

 

Her gördüğüne itibar et sen,

Bakma hoş ol değişikte görsen,

Eğer bunlardaki esrara ersen,

Sende cehlin yarası olmaz.

 

Kâh efendi gözükür kâh geda,

Bağzan çıkarır bağzan çıkarmaz seda,

Öyle işlerle eylerki eda,

Ariflerin namu nişanı olmaz.

 

Ateştir yakar sineni seni,

Teslim et varlığın, ol hemen yeni,

Unut böylece geçmişi dünü,

Arifler ateşinin dumanı olmaz.

 

Buldun ise eğer sende bir Arif,

Halkı cihan onu eyleyemez tarif,

O seldir akar gönlüne hafif,

Arifler selinin yıkası olmaz.

 

Enginlere açılarak her dem,

Fırtınalar gibi eserde hem,

Vuramaz iki cihan ona bir gem,

Ariflerin nefsi hevası olmaz.

 

An gelir kabarır deryayı Hak,

Ondan bir şule alda kendini yak,

Daha sonra Dünyanın haline bak,

Arifler coşmadıkça sûkütu olmaz.

 

Aşk ile oldular kendileri aşk,

Mest etti onları şarabı aşk,

Oldu meskenleri meyhaneyi aşk,

Arifler şarabına kanası değil.

 

 

 

 

 

 

Deryalar gibidir enginlerde,

Dostuyla mest olur sekerlerde,

Çıkar gider dolaşır yadellerde,

Arifler bahrinin sahili olmaz.

 

Yürür gider hep görmeden herkes,

Bigânelere çıkarmaz hiç ses,

Bulunmaz onlara belli bir mahles,

Ariflerin yerde izi bulunmaz.

 

Hep görürler cümlede dost yüzü,

Gördüğünde kaynaşır hemen özü,

Yaşamanın budur rahatı düzü,

Ariflerin gayrıyı göresi olmaz.

 

Kendinde kendini kaybeder her dem,

Nefsine dönmez olur, gayrı bir dem,

İsmine cismine denir Adem,

Arifler kendine dönesi olmaz.

 

Biter yanarak sonunda güzelce,

Ölüm ona yaklaşamaz ecelce,

Varlığı ortadan kalkar gizlice,

Arifler varlığını bulası olmaz.

 

Seyran ederek geçerler hemen,

İskeleyi Hakka kırarlar dümen,

Yollarının ucu olsada Yemen,

Ariflerin  dünyada  kalası olmaz.

 

Ahirete etmeden itibar,

Cümle dostur dediler hepsi yar,

Kazançlar olduğunda büyük kâr,

Ariflerin ahirete bakası olmaz.

 

Dünyaya gelirler iki zamanda,

Biri  beden  biride   ruhunda,

İkisindende geçerler sonunda,

Ariflerin dünyada atası olmaz.

 

Halk’ta Hak olmuşlarda bir bütün,

Sanki içinde özü olmuş sütün,

Dışta değil içte bulmuş özün,

Ariflerin gayrı ile sözü olmaz.

 

 

 

 

Gaflet ehli olmadan hiç bir zaman,

Bu hale gelmek yamanda, yaman,

Duyulur her an Haktan bir ferman,

Ariflerin gerçekten gafleti olmaz.

 

Nerden girersin arif bağına,

Çıkmış gibidir Ağrı dağına,

Yaslamış sırtını Hamd Sancağına,

Arifler yolunun kapısı olmaz.

 

Meskenini bulamassın bir yerde,

Yarenlik vardır ezelden serde,

Gönlüne girdiğim dediğin yerde,

Arifler evinin yapısı olmaz.

 

Atadır hep işleri cümleye,

Hakka çağırırlar söyleye söyleye,

Rahmet yağar bulundukları bölgeye,

Arifler vermedikçe bahtiyar olmaz.

 

Bazan anlatırlar güzel fıkralar,

Hem güler hem güldürür lâfı aralar,

Bazanda bağlatır yaslı karalar,

Arifler güldürür şakası olmaz.

 

Bir gömlek giyer olur muttaki,

Arşa erişir onun idraki,

Ne sırlar gizlemişsin İlâhi,

Arifler gömleğinin yakası olmaz.

 

Deryaya daldılar hep ezelde,

Bu işler hazırlandı güzelde,

Zuhur etti derya ile tezelde,

Arifler deryadan çıkası olmaz.

 

Bakarsın bir hoş belkide nahoş,

Sana nasıl gelir, onlar hoştur, hoş,

Ne olursa olsun onlara koş,

Arifler derdinin devası olmaz.

 

Necdetten hediyedir dostçuğuma,

Ne dilerse desin bu varlığıma,

Hatırlamak içün koyup sandığına,

Arifler hediyyesin pahası olmaz.

 

Böylece çıkardık deryadan (26) balık,

İstemiş idiniz bir zamanlar deryaya bakıp,

Dilerim sizde lütfedersiniz bize birkaç taze balık,

Alır hem yer hem dostlara dağıtırız.

 

NEDiR ?

indir (2)_4

( 25.4.1983 )

Varlık nedir.                           ?          Yokluk.

Yokluk  nedir.                        ?          Varlık.

Her ikisi nedir.                       ?          Ulûhiyet.

Kul   nedir.                             ?          Rab.

Rab nedir.                              ?          İnsan.

Her ikisi nedir.                       ?          O.

O, nedir.                                             ?          Kendini seyretmek.

Biz nedir.                               ?          Lâtifeli yakınlık.

Siz nedir.                                            ?          Lâtifeli uzaklık.

Ben nedir.                              ?          Ya ben, nedir?

Basar nedir.                                        ?          Zahir görmek.

Basıret nedir.                          ?          Batın görmek.

Her ikisi nedir.                       ?          Tek görüş.

Hac, nedir.                             ?          Seyri İlâllah.

Mi’rac nedir.                           ?          Seyri Fillâh.

Her ikisi nedir.                       ?          Zati seyran.

Hayat nedir.                           ?          Yaşamak.

Yaşamak nedir.                      ?          Duymak.

Duymak nedir.                       ?          İkilik.

İkilik nedir.                            ?          Çokluk.

Çokluk nedir.                         ?          Öyle bir şey yokki.

Can nedir.                              ?          Canan.

Canan nedir.                           ?          Cihan.

Cihan nedir.                           ?          İlâhi cemâl.

İlâhi cemâl nedir.                   ?          Zati kemâl.

Zati kemâl nedir.                    ?          Nüzul ve Uruc.

Onlar nedir.                            ?          Zati keyif.

Zati keyif nedir.                     ?          Sende üzüntü bende sevinç.

Bende üzüntü sende sevinç.

Ben sen nedir.                        ?          İçim ben dışım sen.

İç, dış, varmı.                         ?          İtibaridir.

İtibari nedir.                                       ?          Vehmetmek.

Vehim nedir.                          ?          Değişik zuhur.

Zuhur nedir.                           ?          Kendini sevmek.

Kendini sevmek nedir            ?          Başkası olmadığı içindir.

Adem, nedir.                          ?          İlk neş’e.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlk neş’e nedir.                        ?          (Venefahtü) (Adem’e üflenen Ruh)

Ve nefahtü, nedir.                  ?          (Küntü kenzen) (Gizli hazine idim)

Küntü kenzen nedir.              ?          (A’manın görüşü) (zuhura çıkma)

O, nasıl iş.                              ?          Ehli bilir.

Ehil nedir.                               ?          Yakiyn’lik.

Yakiyn’lik nedir.                    ?           İdrake gelme.

Gitme varmı  ki,

Gelme olsun.                          ?           Onu sen anla.

Yerin neresi.                           ?           Her yer.

Her yer varmı.                        ?          Yok.

Öyle ise.                                 ?          Ya, böyleyse.

Lâtife yapma.                                     ?          Onuda severim.

Peki neyi sevmessin               ?          Bazen sevmemeyi.

Haydi yürü artık.                    ?          Nereye.

Dilediğin veya,

Dilemediğin yere.                   ?          O nasıl iş.

Hangi iş.                                 ?          O sadece bir EMİR dir!..

NEDİR BU?

indir (1)_0.png

( 27.10.1981 )

Duyar gönül derun içre,           —      muammayı cihandır bu,

Uyan kardeş hemen sende,      —      gaflethane  değildir  bu,

Adem’i kendinde ara,               —      kendine merhamettir bu,

Her gördüğün Adem değil,      —      suret’e aldanmaktır bu,

Ademin gönlüdür aslı,             —      muammayı beşer’dir bu,

Sen Adem olmağa çalış,           —      bildiğin Adem değildir bu,

Hakka seyran eyle yürü,           —      çün kendine  seferdir, bu,

Günler geçer üçer beşer,           —      durmak  yeri  değildir, bu,

Terk’i suret sanma kolay,          —      muammayı   İLLÂ’dır,   bu,

Yıkıpta saray’ı vehmin,            —      lâ’dan dahi geçmektir, bu,

Bütün gördüklerin yok bil,       —      hakikat’i illâ’dır, bu,

Alem var  sen dahi varsan,       —      dediğin lâ değildir, bu.

İnsan’ı sanma ki beşer,             —      muammay’ı  zuhur’dur, bu,

Suret’i  küçük’tür  amma,         —      bil!  alem’i ekberdir, bu,

Kendin  kendine kur saray,      —      miras  almak değildir, bu,

Eğer, gönlün  titremesse,          —      pişmek olmak değildir, bu,

Mustafam cihan ışığı,               —      muammayı  Rasul’dur, bu,

Bütün   aleme   rahmettir,        —      sandığın Rasul değil’dir, bu,

Kur’anda övdü hep Mevlâm,    —     Rasul’u  kibriyadır, bu,

Sende   git  yolundan hemen,   —     ziyan etmek değildir, bu,

Can ve canan nedir diyen,       —      muammayı  Cemal’dir, bu,

Her  surette  gördüğün can,     —      sıret’i canan değildir, bu,

Cemâl Cemâl’e aynadır,           —      Canan ile olmaktır, bu,

Bahrı zat’ına dalmadan,           —      Canan olmak değildir, bu,

Zaman  içre zaman  vardır,       —      muammayı  zamandır, bu,

Zaman denilen bir an dır,         —      gelir  geçer  değildir  bu,

Zaman bakidir sende hep,        —      (Vel asri) de yemin’dir, bu,

Aslına vardınsa  eğer,               —      geçmek göçmek değildir, bu,

Marifet ben diyebilmek,           —      muammayı bendir, bu,

Eğer benlik ile dersen,              —      dediğin  (ben)  değildir, bu,

Bu zamir’i ancak (o)  der,         —      suret’ten gelen değildir,  bu,

Sen de (o) olursan eğer,           —      söyleyen (sen) değildir, bu.

KÂMİLLERİ BUL

b9a6b02df0dad47dcdd27a05a4b2fcf8

Nerde baba kardeş hani deden,

Savrulursun bir gün toz gibi yerden,

Bunları düşünde ecelden evvel,

Yürü durma kâmilleri bul.

 

Zannetmeki ağyarsın,

Bilki  sende  bir  yarsın.

 

Üzülme efendim umutsuz olma,

Günahım çok diye yirinip durma,

Cahilede sakın akıl danışma,

Yürü durma kâmilleri bul.

 

Zannetmeki ağyarsın,

Bilki  sende  bir  yarsın.

 

Cahildir taş  ile  toprağa koşan,

Böylece bir ömrü bigâne aşan,

Bulamaz   aslını  yolunu  şaşan,

Yürü durma kâmilleri bul.

 

Zannetmeki ağyarsın,

Bilki  sende  bir  yarsın.

 

Geçen geçmiş gelecek ise mübhem,

Nasibin şu demdir şu demdir şu dem,

Olmak ister isen sende bir Adem,

Yürü durma kâmilleri bul.

 

Zannetmeki ağyarsın,

Bilki  sende  bir  yarsın.

 

Ademdir bu alemin varlığı özü,

Duyanda odur Mevlâdan ilk sözü,

Gafletten uyanda aç iki gözü,

Yürü durma kâmilleri bul.

 

Zannetmeki ağyarsın,

Bilki  sende  bir  yarsın.